PROF. DR.
GÖKSUN AYVAZ
Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı
ŞEKER HASTALIĞI (DİABETES MELLİTUS)
Şeker Hastalığı (Diabetes Mellitus), tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek artan bir toplum sağlığı problemidir. Tüm dünyada yaklaşık 360 milyon diyabetik hasta vardır. Ülkemizde ise 2000 yılında yapılan bir taramada 20 yaş ve üzerindekilerde % 7.2 oranında diyabetik ve bir o kadar da gizli şeker hastası olduğu gösterilmişken bu oran 10 sene sonra % 13.4’e yükselmiştir. Bunun birçok nedeni olmakla birlikte en bilinenleri toplumun giderek daha şişman hale gelmesi, kötü beslenme, hareketsizlik, psikolojik streslerdir.
Şeker Hastalığı, kan şekerinin yüksek olması halidir. Ayrıca buna küçük ve/veya büyük damar hastalıkları da eklenerek akut veya kronik komplikasyonlar oluşur. Açlık kan şekerinin en az iki kez 126’nın üzerinde veya günün herhangi bir saatinde kan şekerinin 200’ün üzerinde ölçülmesi Şeker Hastalığı tanısı koydurur. Açlık kan şekerinin 100-126 arasında olması, 2. saat tokluk kan şekerinin 140-200 arsında ölçülmesi ise Gizli Şeker (Prediyabet) olarak adlandırılır. Ancak bu durum da, aşikar Şeker Hastalığı kadar, özellikle damarlar üzerine zarar verici bir durumdur. Bu seviyede iken tanı konulup önlem alınması ve gerekiryorsa tedavi verilmesi, hastalığın yan etkilerinin oluşmasını engelleyebileceği gibi aşikar Şeker Hastalığına ilerlemesi de önlenebilir. Bu nedenle ailesinde erişkin tip Şeker Hastalığı olan kişilerin aralıklarla kontrol edilmesi çok önemlidir.
Erişkin tip Şeker Hastalığı (Tip 2 Diabetes Mellitus), daha ileri yaşlarda ortaya çıkar ve insülin salınımının veya salgılanan insülinin yapısının bozuk olması ve mevcut insüline vücutta direnç olması (İnsülin Direnci) sonucunda kan şekerinin düşürülmesinde zorluk vardır. Genetik olarak aileden geçer ve başta kilo alımı olmak üzere araya giren ağır psikolojik travmalar, ağır operasyonlar veya ciddi enfeksiyon hastalıkları ya da kullanılan bazı ilaçlar ile hastalık aşikar hale geçer. Şeker hastalarının % 90-95’ini oluşturur. Yaşam tarzı değişiklikleri, doğru beslenme ve egzersiz ile buna eklenen ağızdan kullanılan ilaçlar ve insülin kombinasyonları ile tedavi edilir.
Genç Tipi Şeker Hastalığı (Tip 1 Diabetes Mellitus) ise çocukluk yaşlarından itibaren genç yaşlarda görülür. Pankreasın tamamen harabiyeti sonucunda insülin üretiminin olamaması sonucuda ortaya çıkar. Mutlaka insülin ile tedavisi gereklidir. Hastaların % 5-10’unu oluşturur.
Şeker Hastalığında genel olarak kan şekerinin yükselmesine bağlı belirtiler olan çok ve sık idrara çıkma, gece idrara kalkma, bunlara bağlı olarak çok su içme, bulanık görme, ellerde ve ayaklarda uyuşma, yanma, karıncalanma, veya üşüme hissinin olması, halsizlik, yorgunluk, sıvı kaybına bağlı kan basıncı düşmesi ve baş dönmesi, nedensiz ve iştah iyi olmasına rağmen kilo kayıpları, yaygın cilt ve kadınlarda genital kaşınmalar, kolay enfeksiyon gelişmesi veya oluşan enfeksiyonun kolay iyileşmemesi sıklıkla tanı konulmasına ya da hastalıktan şüphelenilmesine yol açar.
Şeker Hastalığının tadavisinde, bütün diğer kronik hastalıklarda olduğu gibi, takip çok önemlidir. Hastanın kendi açlık ve 2. saat tokluk kan şekerlerini, şeker ölçüm çubukları ile takip etmesinin yanı sıra, her şeyin yolunda gittiği bir hastada 3 ayda bir damardan açlık ve tokluk kan şekeri ile HbA1c(glukohemoglobin) denilen 2-3 aylık kan şekeri durumunu gösteren tetkiklerin yaptırılması, 6 ayda bir diğer kan tetkiklerinin değerlendirilmesi ve genel muayeneden geçmesi, senede bir kez de bütün bunlara ilaveten göz dibi muayenesi ile böbreklerin özel olarak incelendiği idrar tetkiklerinin yapılması çok önemlidir.
Şeker Hastalığında bazı konular gözardı edilip çok önemsenmeyebilir. Ancak bu durum hastalığın tedavisini ve kan şekeri ayarlarını bozucu sonuçlar oluşturabilir. Bunlardan biri de diş bakımıdır. Diş ve diş eti, iyi bakılmazsa tüm bireyler için zaman içinde bir enfeksiyon odağı haline gelebilir. Şeker Hastalığında iyi kan şekeri kontrolü sağlanmadığında tükrük miktarı azalır ve tükrükteki glukoz miktarı da artarak enfeksiyon ve çürüklerin ortaya çıkışı kolaylaşır. Şeker hastalığında enfeksiyon zor iyileşir. İyileşemeyen enfeksiyon da kan şekeri ayarını daha çok bozarak bir kısır döngü yaratır. Bu nedenle tip 1 Şeker Hastalığında çocukluktan itibaren, erişkin yaşlarda ise o güne kadar dikkat edilmemiş bile olsa o günden itibaren ağız hijyeninin sağlanması, günde hiç olmazsa iki kez usulüne uygun diş fırçalaması yapılması, çürük diş veya hasta diş eti varsa tedavi ettirilmesi de önemlidir.
Bir diğer önemli ama ihmal edilen bir konu olan diabetik ayak yarası, gerek Şeker Hastalığı olan hastalar, gerekse doktorlar için çözümü oldukça zor olan bir komplikasyondur. Şeker hastalarının %25’inde ayak problemi oluşur. Bunların %7’sinde hayatları boyunca en az bir kere ayak veya diz altında ülser gelişmektedir. Bu hastalarda bacaklarda uzuv kesilme operasyonları normal erişkinlere göre 5-15 kat artmıştır. Şeker Hastalığına bağlı ayak yarası olmaması için hastanın yapması gerekenler şöyle sıralanabilir: Hasta bacağı besleyen damarları korumak için sigara içmemeli, banyo için küvet doldurulmuşsa, ayakları suya sokmadan su ısısı kontrol edilmeli, ayakları soba, kalorifer ve termoforla ısıtmamalı, nasırlarına kesinlikle nasır yakısı kullanmamalı, nasırlara hekimler müdahale etmeli, kesinlikle yalın ayak yürümemeli (kumsalda-evde), lastikleri sıkan çoraplardan ve jartiyerlerden kaçınmalıdır.
Şeker Hastalığında hem erkek hem de kadında genital sistem ve cinsel hayatla ilgili yakınmalar ortaya çıkabilir. Erkekte bu yakınmalar, cinsel uyarılma sorunu, sertleşme güçlüğü, erken boşalma şeklindedir ve bununla ilgili yapılmış birçok çalışmada sıklık tip 1 Şeker Hastalığında % 20-36 arasında, tip 2 Şeker Hastalığında ise % 34-72 arasında bulunmuştur. Sertleşmeyi sağlamak için bu konuda etkili bazı ilaçlar ile penil protezler kulanılmakta ve erken boşalma için geciktirici krem ve köpük kullanılması da fayda sağlamaktadır.
Şeker Hastası kadınlarda genitoüriner belirti ve yakınmalar arasında vajinal kuruluk %30 ile önemli bir yer tutar ve Şeker Hastası olmayanlara göre 2 kat fazla görülür. Ağız kuruluğu olan hastada vajinal kuruluk daha sık bulunmuştur. Bu durum tıpkı menopoz sonrasında oluşan vajinal kurulukta olduğu gibi ağrılı cinsel ilişkilere neden olabilir ve tıpkı o dönem kadınlarda olduğu gibi vajinal lubrikant (nemlendirici) kullanımı ile bu sorun büyük ölçüde giderilebilir. Bir diğer sık görülen ve düzeltilmesi gereken konu da kadın hastadaki genital bölge mantar enfeksiyonlarıdır. Kötü kontrollü diyabetik kadında sıktır ve ağrılı ilişkiye neden olabilir. Mutlaka tedavi edilmesi ama daha önemlisi hijyene dikkat ederek oluşmasının engellenmesi gereklidir.
Şeker Hastalığının tedavisinde kullanılan insülinlerin korunması ve saklanmasında bazı tereddütlerin olduğu bilinmektedir. Bu konuda yanlış bilinen bazı konuların düzeltilmesi amacıyla küçük öneriler verilecektir. İnsülin flakonlarının, yedek kartuşlarının ve kullan-at kalemlerin + (2 – 4) derecede buzdolabının kapağında saklanması gereklidir. İnsülin kalemindeki kartuş +25 dereceye kadar olan oda ısısında 6 haftaya kadar bozulmadan kalır. Dolayısı ile bu ısıyı geçen durumlarda insülinin buzdolabı kapağında saklanması, ya da bir yerden bir diğer yere gidilmesi sırasında korumalı olarak taşınması uygun olur. İnsülini ve kalemleri güneş ışığı altına, soba kenarına, kalorifer üstüne ve buzdolabının buzluk kısmına kesinlikle koymamak gerekir. İnsülinlerin son kullanma tarihine dikkat ederek alınması önemlidir. insülinin buzdolabındaki raf ömrü son kullanma tarihidir.
Hastalık ortaya çıktıktan sonra, özellikle de uygun şekilde takip ve tedavi edilmediği zaman bazı kronik komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Orta ve büyük damarlarda oluşan daralmalar sonucunda kalp krizi, kalp yetmezliği, beyin kanaması veya beyin damarında tıkanma, bacak damarlarında tıkanma gelişebilirken, küçük damarlardaki hasara bağlı olarak göz arkasında kanama, böbrek yapı ve fonksiyonlarında bozulma, sinir sisteminde hasarlanma ve erkeklerde sertleşme problemleri görülebilmektedir. Bunların oluşmasına katkısı bulunan fazla kiloluluk, kan basıncı yüksekliği, kan yağlarında yükseklik gibi durumların tedavisi de, kan şekerinin düşürülmesi kadar önem taşımaktadır. Çünkü Şeker Hastalığı tedavisi sadece yüksek olan kan şekerini düşürmekten ibaret değildir.