top of page

OBEZİTE - ŞİŞMANLIK

 

ÅžiÅŸmanlık, vücutta olması gerekenden fazla yaÄŸ dokusu birikmesi halidir. Fazla kilolu olmaktan farklı bir kavramdır ve bugün için estetik bir sorun olmaktan çok bir hastalık olarak kabul edilmektedir. . ÖrneÄŸin sporcu bir kiÅŸinin kas ve kemik kitleleri daha fazla olduÄŸu için ideal kilosundan fazla ağırlıkta olsa bile ÅŸiÅŸman sayılmaması gerekir. Çünkü yaÄŸ dokusu fazla deÄŸildir. Tam tersine boyuna göre ideal kiloya sahip olan bir kiÅŸide kas ve kemik dokusu az vücut yaÄŸ kitlesi fazla ise bu kiÅŸinin kilosu fazla deÄŸil ama yine de ÅŸiÅŸman sayılabilmektedir.

 

ÅžiÅŸmanlık tanımlamasında kullanılan bazı ölçüm yöntemleri mevcuttur. Bunlardan biri “Ä°deal Kilo”dur. Kabaca kiÅŸinin boyundan 100 çıkarmakla o kiÅŸinin ideal kilosunu hesaplamak mümkündür. ÖrneÄŸin 170 cm boyundaki bir kiÅŸinin kilosunun 70 olması gerekmektedir. ÅžiÅŸmanlık sınırlarını saptamakta kullanılan bir formül de “Vücut Kitle Ä°ndeksi (VKÄ°)”dir. Ağırlığın metre cinsinden boyun karesine oranı ile hesaplanır. ÖrneÄŸin yine 170 cm boyunda ve 70 kg ağırlığındaki bir hastanın VKÄ° = 70/1.72 = 24.2’dir. VKÄ° 19-25 arasında olan kiÅŸiler normal kilolu kiÅŸilerdir. 25-30 arası balık eti veya toplu, 30-40 arası ÅŸiÅŸman ve 40’ın üzeri ise bazı hastalıkların ortaya çıkmasına elveriÅŸli ÅŸiÅŸmalık durumu olarak ifade edilir. Bel çevresinin erkekte 102 cm, kadında 88 cm’yi geçmesi, ya da bel çevresinin kalça çevresine oranının erkekte 0.9, kadında ise 0.8’den fazla olması yine ÅŸiÅŸmanlık olarak deÄŸerlendirilmektedir. Bu son iki ölçüm aynı zamanda fazla olduÄŸunu anladığımız yaÄŸ dokusunun vücudun neresine biriktiÄŸini de anlamamıza yarar. EÄŸer yaÄŸ dokusu karında ve dolayısı ile iç organların çevresinde birikmiÅŸse bu durumda o ÅŸiÅŸman kiÅŸide kilo fazlalığına baÄŸlı olarak ortaya çıkma ihtimali olan bazı ek hastalıkların görülme oranı çok daha fazla artar. ÖrneÄŸin bu kiÅŸilerde tansiyon yüksekliÄŸi, ÅŸeker hastalığı, kalp ve beyin damarlarında tıkanma ve buna baÄŸlı olarak kalp krizi ve felç geçirme ihtimali, ÅŸiÅŸman olmayan veya ÅŸiÅŸman olup da yaÄŸ dokusu karın dışındaki bölgelerde (örneÄŸin bacak, kol gibi) biriken kiÅŸilere göre çok daha fazladır.

 

ÅžiÅŸmanlık gerçekten bir sorun mudur?

Dünya SaÄŸlık Örgütünün 1997 yılı verilerine göre dünya nüfusunun % 25’inin VKÄ°’i 30’dan fazla, yani ÅŸiÅŸmandır. % 25’i ise balık eti veya topludur. % 25’lik kısmı ÅŸu anda ÅŸiÅŸman deÄŸil ancak genetik olarak ÅŸiÅŸmanlığa yatkın durumdadır. Sadece % 25’i ne ÅŸu anda ne de gelecekte ÅŸiÅŸman olmayacak grubu oluÅŸturur. GörüldüÄŸü gibi dünya nüfusunun % 75’i bu sorunla ya baÅŸ baÅŸadır ya da hastalık için adaydır. Son on yıl içinde dünya üzerindeki hemen bütün ülkelerde ÅŸiÅŸmanlıkta belirgin bir artış olmuÅŸtur.

 

Şişmanlığın nedenleri nelerdir?

ÅžiÅŸmanlığın artışına neden olan etkenler arasında yaÅŸlılık, beslenme alışkanlığının hazır yiyecek türüne kayması ve ayaküstü yenilen tost, sandviç, hamburger, piza, patates kızartması gibi yiyeceklerin fazla tüketilmeye baÅŸlanması, kadınlarda çok doÄŸum yapma, daha az hareketli bir yaÅŸam, sanayileÅŸmiÅŸ bir toplumda yaÅŸama, evlilik, alkol tüketimindeki artış ve en önemli nedenlerden biri olarak genetik sayılabilir. YaÅŸ ilerledikçe metabolizma hızı azalacağından kilo vermek zorlaÅŸmaktadır. Toplum olarak beslenme tarzının özellikleri de ÅŸiÅŸmanlık için belirleyicidir. Çok yaÄŸlı yemek türleri fazlaca tüketiliyorsa, ya da özellikle sanayileÅŸmekte olan ülkelerde daha çok hazır ve ayaküstü hızlı yenilen ancak hamur ve yaÄŸdan çok zengin gıdaların tüketimi, yöresel ev yemeklerinin yerini almaya baÅŸlamışsa ÅŸiÅŸmanlık kapıda demektir. Kadınlarda her geçirilen gebelik vücutta fazladan kilo bırakabilir. Özellikle kadın, gebelik sırasında gereÄŸinden fazla kilo aldıysa ya da doÄŸum sonrasında bu fazla kiloları atmak için gayret göstermediyse ve çok sayıda doÄŸum yaptıysa yine ÅŸiÅŸmanlık adayıdır. KiÅŸinin hayatında oluÅŸan bir deÄŸiÅŸiklik nedeniyle aktivitesi azaldıysa, örneÄŸin bedensel olarak aktif olduÄŸu bir iÅŸten masa başı bir iÅŸe geçiÅŸ, iÅŸ bırakma veya emeklilik, araba kullanmaya baÅŸlamak gibi nedenlerle enerji tüketimi azalabilir. Evlilik de ÅŸiÅŸmanlığın ortaya çıkması için bir etken olabilir. Gerek erkekte gerekse kadında, özellikle de ÅŸiÅŸmanlığa eÄŸilimi olan kiÅŸilerde evlilik öncesinde kilo almamak ve formda kalmak için gösterilen çaba evlilik sonrasında pek kalmadığı için daha kolay kilo alınabilmektedir. Alkol kullanımı da boÅŸ enerji olduÄŸu için ve genellikle beraberinde kalorili yiyeceklerin de tüketilmesi nedeniyle ÅŸiÅŸmanlık için hazırlayıcı bir nedendir. Bunların yanısıra ÅŸiÅŸmanlığın ortaya çıkmasında en önemli faktörlerden biri de genetiktir. Bazı ailelerde çocuklar da ebeveynler gibi ÅŸiÅŸmanlığa eÄŸilimlidir. 

Bu faktörlerden bir ya da daha fazlasının bir kiÅŸide bulunması ile ÅŸiÅŸmanlık ortaya çıkmaktadır. Ancak ÅŸu da unutulmamalıdır ki bir kiÅŸi ancak ve ancak harcadığından daha fazla gıda veya kalori alırsa ya da tersinden söylersek aldığı gıda veya kaloriden daha az harcarsa ÅŸiÅŸmanlar. Ayrıca yapısı nedeniyle ÅŸiÅŸmanlığa yol açan bazı hastalıkların olduÄŸunu ve bir neden yokken sonradan ortaya çıkan ÅŸiÅŸmanlık hallerinde öncelikle bir doktora gidip, ÅŸiÅŸmanlığa bir hastalığın mı neden olduÄŸunu anlamak gerekmektedir.

 

Ne gibi hastalıklara neden olmaktadır?

ÅžiÅŸmanlık, önlem alınmaması ve uzun süre devam etmesi halinde vücutta birçok sistemi olumsuz etkilemektedir. En çok etkilenen sistemler kalp-damar, hormon, solunum, sindirim, genital ve idrar, kas-iskelet, deri ve psikolojik sistemlerdir. GörüldüÄŸü gibi etkilemediÄŸi yer yok gibidir.

 

Kalp-damar sisteminde damar sertliÄŸi, kalp damar hastalıkları ve kalp krizi, kalp yetmezliÄŸi, tansiyon yüksekliÄŸi, beyin kanamaları ve felç geliÅŸmesine yardımcı olmaktadır. Yine ÅŸiÅŸman kiÅŸilerin kan kolesterol ve trigliserid  denilen yaÄŸlarının genellikle yüksek olduÄŸu görülür. Bu da damar sertliÄŸini arttırıcı bir etkiye sahiptir.

Ailesinde ÅŸeker hastalığı olanlarda ÅŸiÅŸmanlık olması, o kiÅŸide de ve daha erkenden ÅŸeker hastalığı ortaya çıkmasını kolaylaÅŸtırır. Ailede ÅŸeker hastalığı olmayanlarda ise yine gizli ya da açık ÅŸeker hastalığı ortaya çıkabilmektedir.

 

ÅžiÅŸman kız çocuklarında erken ergenlik ortaya çıkabilir. EriÅŸkin kadınlarda ise ÅŸiÅŸmanlık tüylenme, adet düzeninde bozulma oluÅŸabilir. EriÅŸkin erkeklerde de cinsel istekte azalma, iktidarsızlık ve kısırlığa kadar giden bozukluklar yapar.

ÅžiÅŸman gebelerin bebekleri büyük olabilir. Bebekler gerek anne karnında gerekse doÄŸduktan sonra baÅŸka sorunlarla da karşılaÅŸabilirler.

 

Sindirim sisteminde yemek borusunun alt ucunda gevÅŸeme ve mide içeriÄŸinin yemek borusuna geri kaçması sonucunda yemek borusu alt ucunda ülserler geliÅŸebilir. Ayrıca ÅŸiÅŸmanlığın uzun sürmesi halinde mide fıtığı geliÅŸebilir. ÅžiÅŸman kiÅŸilerde safra kesesi taÅŸları daha çok görülür. KaraciÄŸerde yaÄŸlanma da ÅŸiÅŸmanlığın bir sonucu olarak ortaya çıkabilir.

 

Kanser ile ÅŸiÅŸmanlık arasındaki iliÅŸki hep konuÅŸulmuÅŸtur. Kadınlarda rahim ve meme kanseri, erkeklerde ise prostat kanseri, ÅŸiÅŸman olmayanlara göre daha fazla görülmektedir. Ayrıca prostat büyümesi de ÅŸiÅŸman erkeklerde daha sıktır.

Solunum sisteminde kapasite azalması ve vücuttan kirli havayı (karbondioksit) atamamak gibi bir sorun yaÅŸanmaktadır. Gerek bu nedenle ve gerekse de kilo almaya baÄŸlı olarak dilde ve diÄŸer boyun dokularında büyüme ve uykuda sırtüstü yatarken dilin arkaya doÄŸru giderek nefes borusunu tıkamasına baÄŸlı olarak kiÅŸide gece iyi uyuyamama, gece yerine gündüz uyuklamaları, yaptığı iÅŸe konsantre olamama gibi yakınmalar ortaya çıkar. Hem göÄŸüs çevresindeki yaÄŸ dokusunun hem de karındaki yaÄŸ dokusunun göÄŸüs kafesine doÄŸru baskı yapması ile akciÄŸer yeterince geniÅŸleyemez ve yetersiz havalanma ve akciÄŸer sahalarında kolay enfeksiyon geliÅŸmesi olur.

 

Özellikle karın derisinde gerilmeye baÄŸlı çatlakların yanısıra sivilce ve kolayca geliÅŸebilen iltihabi cilt hastalıkları görülebilir.

 

Kemik ve eklemlerde kireçlenme, eklem iltihapları, topuk dikeni, bel fıtığı ve gut hastalığı, kilo arttıkça ortaya çıkma ihtimali artan durumlardır.

 

ÅžiÅŸman kiÅŸilerde psikososyal deÄŸiÅŸiklikler olabilmekte, sosyal yaÅŸamdan izole olmak isteyebilmektedirler. AÅŸağılık duygusu, alkol alışkanlığında artma, fiziksel aktivitede azalma ve iÅŸsizlikte artma görülebilmektedir.

 

Kilo vermenin ne gibi yararları vardır?

Yapılan çalışmalarda vücut kitle indeksinin 30’un üzerine çıktığı kiÅŸilerde beraberinde bulunan hastalık ve ölüm oranlarında artış görülür. Dolayısı ile kilo vererek vücut kitle indeksini bu kritik oranın altına düÅŸürerek bu sayılan zararlar azaltılmış olur. Kilo vermekle kalp-damar sistem hastalıklarının oluÅŸma riski azalır. Kan yaÄŸları düÅŸer. Ä°yi huylu kolesterol düzeyleri artar. Kalp krizi geçirme ihtimali azalır. Yüksek olan kan basıncı düÅŸer. Kaybedilen her % 1’lik kilo ile kan basıncı 1 mmHg düÅŸer. Bir çalışmada 11 kg kayıp ile kan basıncında % 20 azalma saÄŸlanmıştır. Ayrıca zayıflama yoluyla kiÅŸinin kullandığı tansiyon ilaçlarına ihtiyacı ya azalır ya da tamamen biter.

 

Åžeker hastalarında kan ÅŸekeri kontrolü ÅŸiÅŸman kiÅŸilerde zor yapılabilirken, kilo verme ile bu ayar çok daha kolay saÄŸlanabilir ve belki de kullanılan ilaçların dozlarını azaltmak mümkün olabilir.

 

Şişman kişilerde mevcut olan kanın kolay pıhtılaşması ve dolayısı ile damarı tıkayabilmesi sorunu kilo verme ile azalır ya da ortadan kalkar.

 

Üreme ve adet düzeni ile ilgili yaÅŸanan sorunlar da kilo verme ile azalacaktır.

Safra kesesi hastalığı ortaya çıkma ihtimali, kilo vererek azaltılabilir. Ayrıca safra kesesi operasyonu geçirecek kiÅŸiye cerrahi iÅŸlemin daha kolay uygulanmasını saÄŸlar.

Kilo verme ile kas ve iskelet sistemi üzerine binen yükün bir kısmı kalkacağı için kireçlenme, eklem ilthapları ve bel fıtıklarında düzelme veya rahatlama görülebilir.

Karaciğer yağlanması geriler ve mide barsak sistemine ait yakınmalar azalır.

Nefes alıp verme ile ilgili yakınmalar ve uykusuzlukta azalma olduÄŸu, akciÄŸerde sıkça görülen enfeksiyonların azaldığı gözlenir. Aynı akciÄŸer çok daha fazla bir vücut kitlesine hizmet etmeye çalışırken ÅŸimdi çok daha az vücut kitlesine rahatça oksijen saÄŸlayabilmektedir.

 

Kadınlarda özellikle karındaki aşırı ÅŸiÅŸmanlığa baÄŸlı gülmek veya öksürüp hapşırmakla idrar kaçırma sorunu azalır ya da ortadan kalkar.

Kilo vermekle hem iyi bir iÅŸ baÅŸarmış olmanın verdiÄŸi öz güven nedeniyle hem de görsel olarak daha düzelme olduÄŸundan kiÅŸi kendini psikolojik açıdan daha rahat hisseder.

 

Tedavide diyet nasıl olmalı?

ÅžiÅŸmalık tedavisindeki en önemli basamaktır. Burada bahsedilen diyet, kısa sürede çok az hatta hiç yememekle, ya da bir cins besin maddesine ağırlık verilerek yapılan diyetler deÄŸildir. Bu ÅŸekilde diyet yapmanın yarardan çok zararı olacak ve sonuç alınması da son derece zorlaÅŸacaktır. Kısa süreli diyet yapan bir kiÅŸi istediÄŸi 3-5 kiloyu hemen verebilmektedir. Ancak çoÄŸu kilolu kiÅŸinin de yaÅŸayarak tecrübe ettiÄŸi gibi, diyeti bıraktığı ve normal yeme düzenine geçtiÄŸi anda aynı kiloları hatta daha fazlasını geri almaktadır. Tek yönlü gıda maddeleriyle, yani sadece sebze veya sadece makarna, et ile uygulanan diyetler de  vücudun ihtiyacı olan bazı maddeleri kiÅŸiye saÄŸlayamaması nedeniyle bir süre sonra bazı gıda maddelerinin eksikliÄŸine baÄŸlı belirtiler ve hatta hastalıklar ortaya çıkabilmektedir. Bu eÄŸer kısa süreli bir tek yönlü diyet olacaksa o zaman da daha önce bahsedilen verilen kilonun aynen geri alınması sözkonusu olacaktır. Öyleyse kilo vermede en ideal diyet hangisidir? Bu soruya cevap vermek kolaydır ancak uygulamak sabır ister. Çünkü ideal bir diyet, içerik olarak herÅŸeyi içinde bulunduran ancak miktar olarak az, kalori olarak düÅŸük düzenlenmiÅŸ bir diyettir. Yani kiÅŸi herÅŸeyden yiyebilir ancak az miktarda ve günlük olarak belli bir kaloriyi geçmemek ÅŸartıyla. Canı çok istediyse kiÅŸi hamurlu bir tatlı da yiyebilir. Ancak buna karşılık gelecek diÄŸer gıda maddelerinden o gün için yememesi gerekmektedir. Hasta, doktoru ve diyetisyeni ile oturup bir hedef kilo tesbit eder. Bu kiloya ne kadar zamanda ulaÅŸacağını kararlaÅŸtırır. Bu hedef kilo baÅŸlangıçta hiçbir zaman ideal kilo deÄŸildir. Genellikle baÅŸlangıç kilosunun % 5-10’u civarında olur. Bu hedefe ulaÅŸmak için hastanın uygulayabileceÄŸi bir diyetin kalori miktarı saptanır. Fazla miktarda yemek yediÄŸini belirten birinin bir günde tükettiÄŸi gıdaların toplam kalorisi hesaplanır ve 600-800 kalori çıkarılarak kiÅŸinin alması gereken günlük kalori hesaplanır. Ancak günlük kalori çok özel durumlarda ve hastanede yatarak yapılan diyetler hariç 1000 kalorinin altına düÅŸmemelidir. Kilosuna ve yaşına göre zaten az miktarda yemek yiyen ancak aralarda abur cubur atıştıranlar için kalori miktarını pek de deÄŸiÅŸtirmeye gerek olmayabilir. Bu kiÅŸilerde abur cuburu kesmenin ve aktivitesini arttırmanın yollarını araÅŸtırmak gerekir. EÄŸer alınan miktar zaten az ve aralarda atıştırma da olmuyorsa o zaman enerji harcamayla ilgili bir problem var demektir. Çünkü daha önce de belirtildiÄŸi gibi kilo vermek ancak alınan gıdadan daha fazlasını yakmakla, ya da yakılan enerjiden daha azını almakla mümkündür. KiÅŸi bu programa baÅŸlarken bunun ara hedeflerle adım adım ilerleyeceÄŸini ve ortalama 1,5 yıl gibi uzun bir zaman süreceÄŸini bilmelidir. Ancak böylece uygulanan diyet, kiÅŸide bir yeme tarzı haline gelir ve doktor ve diyetisyenle olan takibi bittiÄŸinde hala bu yeme tarzına devam edip, verdiÄŸi kiloları geri almayabilir. Aksi takdirde belli bir süre için uygulanan diyetten sonra bu ÅŸekildeki yemek yeme, bir alışkanlık haline gelmediyse kiloları geri almak kaçınılmazdır. Ä°lk hedeflenen kiloya beklenen süre içinde ulaşıldıktan sonra oturup yeni hedef ve yeni süre saptanır ve bu iÅŸ, kiÅŸi ideal kilosuna ya da kabul edilebilir kiloya gelene kadar devam ettirilir.

 

Egzersizin önemi

Egzersiz, kilo vermenin ikinci en önemli çaresidir. Egzersizin yer almadığı bir zayıflama programı düÅŸünülemez ve zaten baÅŸarılı olma ihtimali de yoktur. Egzersiz tek başına bile orta derecede kilo verdirdiÄŸi görülmüÅŸtür. Ancak fazla kilo vermek isteyen bir kiÅŸide egzersiz tek başına arzu edilen kiloya ulaşılmasında yeterli deÄŸildir. Fakat arzu edilen kiloya ulaÅŸtıktan sonra bu düzeyin korunmasında en etkili yöntemdir. Kilo verdirici egzersiz türü izotonik (aerobik) olanıdır. Ä°zometrik egzersizler ise vücutta kas geliÅŸimini saÄŸlar, yaÄŸ oranını azaltır ancak kilo verdirmede pek yararı yoktur. Düzenli egzersiz yapan kiÅŸilerde istirahat sırasında da metabolizma hızının yüksek olduÄŸu gösterilmiÅŸtir. Egzersizin enerji harcatıcı etkisi sadece hareket sırasında deÄŸil egzersizin sona erdirilmesinden sonra da devam etmektedir. Yine egzersizin bir diÄŸer etkisi de hareketlilik sırasında ve sonrasındaki 15 dakika boyunca yemek yeme ihtiyacı duyulmamasını saÄŸlamasıdır. Ayrıca düzenli egzersiz yapınca kiÅŸinin yaÄŸlı yemek yeme ihtiyacı ya da arzusu azalmaktadır. Kilo ve yemek yeme üzerine olan bu yararlı etkilerinin yanısıra, egzersizin, ÅŸeker hastalarında kan ÅŸekerini düÅŸürmek, kolesterol ve trigliserid gibi kan yaÄŸlarını azaltmak, yüksek olan kan basıncını düÅŸürmek, kanın pıhtılaÅŸmasını önlemek ve kiÅŸinin psikolojik durumunu düzelterek kendine olan güvenini saÄŸlamak gibi birçok ek faydaları da mevcuttur. ÅžiÅŸman bir kiÅŸinin kilo vermek için uygulayacağı egzersizin türü izotonik (aerobik) yani aÄŸarlık kaldırmayı gerektirmeyen, birçok kas grubunu çalıştıran, yürüyüÅŸ, bisiklete binme, yüzme gibi aktiviteler olmalıdır. Egzersiz süresi azdan baÅŸlanmalıdır. Sonuçta ulaşılması gereken ideal egzersiz süresi haftada 2-3 gün 45-60 dakika veya haftada 4-5 kez 20-30 dakikadır. Bu egzersizi yaparken zarar görmemek için yaÅŸa göre bazı sınırları aÅŸmamak gerekmektedir. Normal kilolu bireylerde egzersiz sırasında ulaşılması gereken maksimum kalp hızının (220-yaÅŸ) olması gerekmektedir. ÅžiÅŸmanlarda ise bu hız 200- (yaÅŸ X 0,5) formülü ile hesaplanır. Ortalama olarak yukarıda bahsedilen sürede ve yaÅŸ için maksimum olarak hesaplanan kalp hızının % 60-70’ine ulaÅŸtıran bir egzersiz idealdir. Tabii egzersiz programına baÅŸlamadan önce özellikle kalp ve diÄŸer vücut sistemlerinde buna engel bir hal olup olmadığının da bir hekim tarafından incelenmesi önem arzetmektedir.

 

Davranış değişiklikleri

Kilo almada önemli rol oynayan ve zayıflarken de yapılması ya da yapılmaması önem kazanan bazı davranışlardan bahsetmek gerekecektir. Bu davranışların kontrol altına alınmasını saÄŸlayacak gruplar halindeki tedavi yöntemlerinin yanısıra, kiÅŸinin kendi kendine dikkat edeceÄŸi bazı konular da mevcuttur. Özellikle yemek yemeyi uyaracak uyaranlardan uzak durmak (gıda satan dükkanların vitrinlerini seyretmemek gibi), alınacak gıda miktarının kontrolünü kaybetmemize yol açacak ortamlarda yemek yememek (televizyon karşısında yemek yememek gibi), daha küçük porsiyonlar alıp gerekirse tekrar almak, küçük tabak kullanmak bunlardan bazılarıdır. KiÅŸinin bu çabalarına aile bireylerinin, arkadaÅŸ ve iÅŸ çevresinin de destek vermesi, hastanın iÅŸini kolaylaÅŸtıracak önemli bir faktördür.

 

Ä°laç tedavisi kimlere ve nasıl uygulanır?

Bugüne kadar pekçok ilaç, ÅŸiÅŸmanlığın tedavisinde kullanılmıştır. Ancak ÅŸiÅŸmanlık uzun süreli, tedavi edilmezse ömür boyu sürecek bir hastalık olduÄŸuna göre, tıpkı yüksek tansiyon veya ÅŸeker hastalığı gibi ÅŸiÅŸmanlığın da tedavisinin ömür boyu sürmesi gerekebilir. O zaman ilaç kullanılması halinde kullanılacak ilacın da ideal olarak yan etkilerinin az olması ya da hiç olmaması, çok etkili olması, ucuz olması gerekmektedir. ÅžiÅŸmanlık tedavisinde henüz böyle bir ilaç bulunmamıştır. Durum böyle olunca ilaç tedavisi ancak gerçekten gereken kiÅŸilere ve belirli sürelerle uygulanmalıdır. Kilo verilmemesi halinde ortaya çıkacak olan problemlerin kullanılacak ilacın yan etkilerinden daha önemli olduÄŸu kiÅŸilerde ilaç kullanımı diÄŸer tedavi ÅŸekillerine eklenmelidir. Önemli olan bir diÄŸer konu da ilacın mutlaka diyet ve egzersize ilaveten yardımcı bir tedavi yöntemi olduÄŸunu bilmektir. Diyet ve egzersiz yapmadan ilaç kullanmanın kilo vermeye bir yararının olmadığı bilinmektedir. Bu nedenle ilaç kullanımı ancak diyet ve egzersizi uygulamış ve kilo vermesi durmuÅŸ olanlarda tekrar kilo vermek için kullanılabilir. Ayrıca kısa sürede çok fazla kilo vermesi gereken çok ÅŸiÅŸman kiÅŸilerde(VKÄ°’i 40’ın üzerinde olan), ÅŸiÅŸmanlığının yanısıra bazı ek hastalıkları olan (ÅŸeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp hastalığı ve geçirilmiÅŸ kalp hastalığı, akciÄŸer hastalığı gibi) kiÅŸilerde de ilaç tedavisi diÄŸer yöntemlere ek olarak hemen kullanılmaya baÅŸlanabilir. Bir kiÅŸinin VKÄ°’i 30’un üzerinde ise ya da VKÄ°’i 27’nin üzerindeyse ancak ÅŸiÅŸmanlığın beraberinde fazla kilodan olumsuz etkilenecek ek bir veya birkaç hastalık ta bulunuyorsa ancak o zaman ÅŸiÅŸmanlık için ilaç kullanılır. Halen ülkemizde bu amaçla kullanılan iki grup ilaç vardır. Bunlardan ilki gıdalarla alınan yağın % 30’unun emilmeden barsaktan atılmasını saÄŸlayan orlistat maddesi içeren ilaçtır. Yemeklerden 30-45 dakika önce alınır. Özellikle yemek içeriÄŸinde fazla yaÄŸ olursa hafiften çok ÅŸiddetliye kadar yaÄŸlı ishal yapabilir. Gıdadaki yaÄŸ azaltılabilirse bu yakınma da azalabilir. YaÄŸ emilimini engellediÄŸi için uzun süreli kullanımda yaÄŸda eriyerek vücuda alınan A,D,E,K gibi bazı vitaminlerin eksikliÄŸine yol açabilir. Sonuçta da buna baÄŸlı belirtiler ortaya çıkabilir. Bu nedenle beraberinde belli dozlarda vitamin takviyesi gerekebilir. Ä°kinci grup ilaç ise beyin ve sinirler yoluyla etki eden ve daha çok iÅŸtah kesen, yaÄŸlı gıda ihtiyacını azaltan, yemek aralarındaki atıştırmaları engelleyen ve metabolizmayı hızlandırıp enerji harcanmasını arttıran sibutramindir. Bu ilacın da bazen kan basıncını arttırıcı, kalp hızını arttırıcı ve depresyon gibi bazı psikolojik bozukluklar türünde yan etkileri olabilmektedir. Günde bir kez kullanılır.

 

Şişmanlıkta cerrahi tedavinin yeri nedir?

Yaşı 16-65 arasında olan, VKÄ°’i 40’ın üzerinde olan veya 35’in üzerinde olup ek hastalığı bulunan, operasyonu kabul eden, operasyon riski kabul edilebilir derecede olan, alkolik olmayan ve yapılacak operasyona uyum gösterebilecek yapıda olanlara diÄŸer yöntemlerel kilo verdirilemediyse operasyon tedavisi düÅŸünülebilir. Bu amaca yönelik olarak midenin bir kısmını dikerek devre dışı bırakmak, mide giriÅŸine halka takarak mideye gıda giriÅŸini zorlaÅŸtırmak ve miktarı azaltmak, mideden ince barsaÄŸa baÄŸlantı yaparak gıdaların emilmedem barsaÄŸa atılmasını saÄŸlamak gibi yöntemler ihtiyaç duyulan hastalara uygulanabilmektedir. Bu iÅŸlemlerin uygulanacağı hastaların seçimi özel bir titizlik gerektirmektedir. Ayrıca cilt altı yaÄŸ dokusunun deÄŸiÅŸik yöntemlerle alınması ÅŸeklinde bir cerrahi tedavi de uygulanmaktadır.

bottom of page