
PROF. DR.
GÖKSUN AYVAZ
Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı

TİROİD NODÜLLERİ (Nodüllü Guatr)
Tiroid bezinin içinde gelişen iyi huylu tümörlere nodül denir. Özellikle iyot eksikliği olan bölgelerde yaygındır. Ülkemizde de 1990 lı yıllarda tuzlara iyot konulmasıyla yapılan iyot eksikliğini giderme çalışmalarından sonra görülme sıklığı ve nodül boyutları giderek azalmıştır. Ultrasonun rutin kullanıma girmesinden sonra çok daha yüksek oranlarda nodül saptanır olmuştur ve yapılan taramalarda toplumun % 50 sinde değişik boylarda nodül bulunabilir. Büyüklüğüne göre yutma güçlüğü, ses kısıklığı veya nefes darlığına yol açabilir. Aktif hale gelirse fazla tiroid hormonu salgılayıp zehirli guatra yol açabilir. Nodüllerle ilgili en çekinilen durum, içinde tiroid kanseri barındırıyor olmasıdır. Bir nodülün iyi ya da kötü huylu olduğunu ayırt etmede fizik muayenenin yanısıra ultrasonografi, ince iğne aspirasyon biyopsisi ve bazı kan testleri çok yardımcı olur. Ultrason eşliğinde yapılmış ve yeterli miktarda hücre sağanmış bir biyopsi sonucunda iyi huylu saptanan tiroid nodülleri, boyut artışı ya da şekil değişimi oluyor mu diye belli aralıklarla takip edilir. Bu şartların gelişmediği bir kişide yukarıda sayılan şikayetlere de yol açmıyorsa tiroid nodüllerini ameliyatla çıkarmaya gerek yoktur. Kötü huylu olma ihtimali bulunan veya hastaya rahatsızlık veren nodüller cerrahi olarak çıkarılır. Sonrasında geriye kalan tiroid dokusu yeterli hormon üretemeyebileceği için tiroid hormonu ağızdan ilaç olarak verilir ve buna, aralıklarla kan tetkiki yaptırıp doz ayarlamak suretiyle ömür boyu devam etmek gerekir.
Tiroid Kanserleri
Kendini büyük oranda tiroid nodülü formunda gösterir. Tiroid kanserlerinin % 95'inden fazlası zamanında saptanır ve uygun şekilde tedavi ve sonrasında da takip edilirse tamamen temizlenebilir. Ultrason ve ince iğne aspirasyonu ile tanı konulan veya şüphe edilen nodül olması durumunda cerrahi yöntemle tiroid bezi çoğunlukla tamamen çıkarılıp gerekirse Radyoaktif İyot Tedavisi ile geriye kalan küçük dokular da giderilerek tam tedavi sağlanabilir. Sonrasında belli sürelerle kan tetkikleri, ultrason, gerekiyorsa İyot 131 tarama yöntemleri ile yakın takip edilerek hastalığın tamamen ortadan kaldırıldığı veya tekrarlama eğiliminde olduğu anlaşılır ve gerekirse müdahale edilir.
Hipertiroidi (Zehirli Guatr)
Tiroid hormonlarının kanda yükselmesi ile oluşan tablodur. İştah fazlalığına rağmen kilo kaybı, terleme, ellerde titreme, kalp çarpıntısı, huzursuzluk, uyku düzeninde bozulma,yorgunluk, kas güçsüzlüğü, barsak hareketlerinde artış, kan basıncında yükselme, saç dökülmesi, bazen gözlerde belirginleşme ve göz kürelerinin ileri doğru çıkması, adet düzeninde bozulma gibi belirtilerle kendini gösterir. En sık görülen nedeni Graves Hastalığı (Toksik Diffüz Guatr) dır. Kan tetkikleri, ultrason, nükleer tıp tetkikleri ile ayırıcı tanısı yapıldıktan sonra nedene yönelik tedavi planlanır. Graves hastalığının tedavisi 1.5-2 yıl sürebilir. Tedavi yöntemleri arasında ilaç tedavisi, Radyoaktif İyot tedavisi, tiroid operasyonu ve bazı özel tedavi yöntemleri sayılabilir.
Hipotiroidi (Tiroid Bezinin Az Çalışması)
Tiroid hormonunun yetersiz üretilmesi durumudur. Tiroid hormonu vücudun çalışma hızını ayarladığı için yetersizliği durumunda tüm vücut organları yavaş çalışır. Esas olarak halsizlik, yorgunluk, kilo alımı ve vücutta şişmeler olması, saç dökülmesi, kabızlık, kan basıncında yükselme, ciltte kuruma, adet düzensizliği gibi belirtilerle kendini belli eder. Birçok nedeni olabilir ancak en yaygını Hashimoto Hastalığıdır. Genellikle kalıcı ve ömür boyu devam eden bir durum olmakla birlikte bazen geçici de olabilir. Kalıcı olduğu kan testleri ve ultrasonla anlaşıldıktan sonra eksik olan tiroid hormonu ağızdan ilaç olarak verilir. Tedavinin ömür boyu süreceğini ve ilacın düzenli olarak kullanılması gerektiğini bilmek önemlidir. Tiroid hormonu sabah aç karnına alınır ve sonrasında en az 30 dakika kahvaltı yapmamlıdır. Ayrıca demir ilaçları ve bazı mide ilaçlarıyla birlikte alınması emilimini bozacağından takip eden doktorun farklı zamanlarda almak üzere ayarlama yapması gerekir.
Tiroid Bezi Mikrobik İltihapları(Akut-Subakut Tiroidit)
Genellikle bir boğaz enfeksiyonunu takiben virüs veya bakteri cinsi mikropların tiroid bezine yerleşmesi ve dokuyu iltihaplandırması ile oluşan tablodur. Boynun ön kısmında, yutkunmakla veya baş hareketleriyle şiddetli ağrıya, ateş yükselmesine neden olur. Üst solunum yolu enfeksiyonlarıyla çok karışır ve uzun süre antibiyotik tedavisi denenir. Ancak virüslere bağlı olan tiroid bezi iltihaplarında bununla sonuç alınamaz. Tamamen farklı olan bir tedavi şekli ile hastanın ağrısı ve ateşi kolayca kontrol altına laınabilir. Bakterilerle oluşanda ise genellikle tiroid bezinin içinde abseler oluşabilir ve uygun doz ve sürede kullanılmayan antibiyotik tedavisi yetersiz gelebilir. Abse oluşmuşsa bunun cerrahi olarak boşaltılması gerekebilir. Hastalığın seyri sırasında başlangıçta tiroid hormonları kanda yükselip zehirli guatr tablosu yapabilir. Sonraki 1.5-2 aylık dönemde hormonlar önce normale sonra normalin altına inip en sonunda düzelebilir.
Tiroid İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi (TİİAB)
Genellikle adı nedeniyle korkulan ancak uygulaması kolay ve riski son derece düşük olan bir işlemdir. 1 cm civarındaki nodüllere biyopsi yapmak, tüm dünyada kabul gören bir kuraldır. Ancak iyi yapılmış bir ultrasonla ve uzun süredir takip edilip değişiklik göstermeyen nodüllere, takibe devam etmek şartıyla biyopsi yapılmayabilir. Ultrason özellikleri nedeniyle çok daha küçük nodüllere de biyopsi yapmak gerekebilir. Hastaya cerrahi tedavi düşünülse bile cerraha operasyon sırasında yol göstermesi açısından biyopsi yapılması uygun olur. Ultrason eşliğinde ince bir iğnenin nodül içine sokularak enjektörle doku çekilerek cam yüzeye yayılması ve sitolojik olarak incelenmesi şeklinde uygulanır. Her bir nodülden 2-3 örnek alınması, tanı değerini arttırır. Çok ağrılı bir işlem olmadığı için çoğunlukla anestezi uygulamak gerekmez.
Paratiroid Bezi Hastalıkları
Paratiroid bezi, salgıladığı paratiroid hormonu ile vücuttaki kalsiyum ve fosfor metabolizmasını ayarlayan organdır. Tiroid bezinin arka yüzünde sağ ve solda 4 adettir. Bir ya da daha fazlasının aşırı çalışması sonucunda hiperparatiroidi denilen durum olur. En sık olarak bezlerden birinde gelişen ve fazla paratiroid hormonu salgılayan adenom ile oluşur. Daha az oranda bezlerin bir ya da birkaçında diffüz büyüme olabilir. Nadir rastlanan bir neden de bezin kanserleridir. Kan kalsiyum düzeyleri yükselir, fosfor düzeyi düşer ve kemik yoğunluğunda azalma olmaya başlar. Zamanında fark edilip tedavi edilmezse idrar yollarında taş oluşumu ve kemik kırıklarına yol açabilir. Bazen kalsiyum düzeyleri hayatı tehdit edecek düzeylere kadar çıkabilir. Kan tetkikleri, boyun ultrasonu ve nükleer tıp yöntemleri ile tanı konulur. Tedavisi cerrahi olarak fazla çalışan dokuları çıkarmaktır.
Paratiroid bezinin az çalışması sonucunda hormon üretiminin azalması durumuna hipoparatiroidi denilir. Kan kalsiyum düzeyleri düşer, fosfor düzeyi yükselir. Hastanın el, kol ve bacaklarında kasılmalar ve uyuşmalar, kalp ritminde ciddi bozukluklar, mide barsak kasılmasına bağlı ağrılar olabilir. Kalsiyum ve d vitaminini yerine koymak yoluyla ilaçla tedavi edilir.
Gebelik ve Tiroid Hastalıkları
Öncelikle tiroid bezinin az ya da fazla çalışmasının, tedavi edilmiyorsa, gebeliğin oluşumunu engelleyebileceği, gebelik oluşsa bile sürdürülemiyebileceği ya da bebekte bazı anomalilere yol açabileceği bilinmelidir. O nedenle tiroid bezinde fonksiyon bozukluğu olduğu bilinen kadınların, gebe kalmadan önceki son 3 ayda tiroid hormonlarının normal düzeylerde olduğundan emin olarak gebeliklerini planlamaları çok önemlidir. Zehirli guatrı olan ve Radyoaktif İyot Tedavisi almış olan kadınların sonraki en az 6 ay ama ortalama 1 yıl gebe kalmamaları önerilir. İlaç tedavisi alanların mümkünse gebeliklerini tedavinin bitimine kadar ertelemeleri uygun olur. Ancak bir nedenle hastalığın ilaçla tedavi edildiği dönemde gebe kalmış veya kalmak istiyorsa, ilaç kullanımının anne veya bebeğe zararı olmayacak şekilde ayarlanıp gebeliğe devam etmesi mümkündür. Tiroid bezinin az çalışması ve ilaç kullanılıyor olması durumunda tiroid hormonlarının normal sınırlarda olduğundan emin olunarak gebe kalınmalıdır. Bebek anne karnındaki yaşamının ilk yarısında tiroid hormon ihtiyacını anneden karşıladığı için annenin kullandığı ilaç dozunu arttırmak gerekir. Bu nedenle gebelik öğrenilir öğrenilmez tiroid hormonları ölçülür ve gerekli doz artışları yapılır. Her iki durum için de gebelik boyunca 4-6 haftada bir takip esastır. Bu takiplerin konunun uzmanları tarafından yapılması önem arz eder. Normalde gebelik süresince tiroid bezi büyür. Eğer gebede tiroid nodülü varsa bunun da paralele olarak büyüme ihtimali vardır. Ancak bu durum gebe kalınması için bir engel teşkil etmez. Tiroid kanseri tanısı almış ve o ana kadar tedavisi başarılı olarak yürütülmüş bir kadının, Radyoaktif İyot Tedavisi alma ihtimali yoksa, uygun takip ve tedavilerin sürdürülmesi şartı ile, gebe kalmasına izin verilebilir.
Dünyada bu konularda ileri gelen dernek veya kuruluşların çok kapsamlı takip ve tedavi kılavuzları olmakla birlikte, başta tiroid kanserleri olmak üzere bazı tartışmalı tiroid ve paratiroid bezi hastalığı durumlarında, tedavi ve takip şekline, konuyla ilgili birkaç bölümün katılımıyla yapılacak tartışmalar sonucunda karar vermek daha uygun olmakta hatta bazen zorunluluk haline gelebilmektedir.